27 Mart 2014 Perşembe

Murat Duran / Sevincin böylesi pasif bir direniş midir?

 Zor durumdan kurtaran, cüzdanın en olmadık yerinden çıkan para- ev sahibinizin duvar titizliği karşısında rast gele sahip olduğunuz şahane bir tablonun nereye asılacağı konusunda düşünürken rast gele duvarda rastladığınız bir çivi deliği- önemli bir halı saha maçı için arkadaşta fazla bulunan uygun numara granpon- çakmaktaki gazın bittiği düşünülürken ağızlığının çıkarmasıyla yaktığınız son sigaranın ilk yudum keyfinde alt edilebileceğinizi düşündüğünüz aksiliklerle başa çıkma hissiyatı- bit pazarında karşılaştığınız koleksiyonunuzun son ürünü- metrobüste yer vermek için uygun gördüğünüz kişinin henüz gelmemiş olması- kuyruk olmadan herhangi bir fatura ödeme- melike’nizin tripsiz balıkları kavurması- karnınızı doyurmak için değil martıları doyurmak için alabildiğiniz simit- simidi martılara atarken vicdanınızın sızlamayacağı kadar ekmeğin simitten daha pahalı olması- son paranızı yatırdığınız idaa kuponunun gelmesi- şampiyonluğa beraberlik bile yetiyorken tuttuğunuz takımın rakibini yenmesi- dili sürçerek yanlışlıkla doğru söyleyen siyasetçinin tekini son anda değiştirmekten vazgeçtiğiniz kanalda izlemek- zamanında biten tüp- omlet için kırdığınız yumurtanın çift sarılı çıkması- dökülen saçlarınız için aldığınız şampuanın işe yarıyor olduğunu görmek- ıslanmaktan korktuğunuz yağmurun tam eve yetişince bastırması- ve yüzünüz kızarmadan biraz önce kaçtığınız yağmurun toprakla temasını koklamak için dışarı çıkmanız- siz yolda yürürken hala uzaktayken çalınan korna sesi- kırkbeş yaşından sonra huzur evinde bulunan iş- çektiğinizde hırsla çoğalmayan saçınızın beyaz teli- çoraplarınızın kokmadığını gururla söylediğiniz bir dost muhabbeti- dürümle eş zamanlı biten ayran- psikolojik sorunuzu bilemeyen bir psikolog veya tek seansta halledilebileceğini söylemesi- kibar bir yunus polisi ile dövüşmeden halettiğiniz bir mevzu-  nakil için zamanında bulunan ilik- “evet evet” demeyi kendisine yasaklayan bir radyo sunucusuyla karşılaşmanız- sevdiğiniz programın bitiş jeneriğinde elektriklerin kesilmesi- vidoyu açabilecek uygun alternatif program- sabah uyandığınızda güzel rüyanızı ayrıntılarıyla hatırlamanız- kahvaltı sonrasında bittiğini sandığınız dünkü sigara paketinizde köşeye sıkışmış sigarayı tesadüfen bulmanız- dişleri çarpık olmasına rağmen ağzını yamultmadan cesurca gülebilen bir kadınla tanışmanız- Cuma akşamları- uyandıktan sonra gerçekliğinizden memnun kaldığınız kötü rüyalar- mecburen oynamak zorunda kaldığınız uzun eşek oyununda şansa en sağlam pantolonunuzu giymiş olmanız- açlıktan kıvranırken çalınan kapıda elinde yemek kasesiyle gülümseyen komşu- dalgalı altın fiyatlarına karşın “bana ne altınım mı var” diyebilmek- odaya gizlice girmiş güvercinin aniden “pırrrr” demeyip önce tatlı tatlı ötmesi- trafik memurunun bu kez sizi görmezden gelmesi- acil bir durumdayken kırmızı ışığa tam dururken aniden yeşilin yanması- bir öğrencinin dibi tutmayan bir tencereye sahip olması- şemsiyeniz varken yağmurun yan yan değil de dik yağması- simitlerin saraylarda yenilmediğini gördüğünüz bir şehre taşınmak- tek bavula sığan elbiseler… velhasıl bunlar başımıza her an gelebilecek sürpriz tatlı küçük mutluluklar ve elbette sevinmek ve şanlı hissetmek kendini “normal”

.    Lakin,

Karşılaşılması normal ve beklenen olan bu örneklere maalesef ülkemizde karşılaşması normal ve beklenilen olmayan şeyler ekleniyor. Bunları da yaşandığımız için seviniyoruz, şükür ediyoruz. Bir ara nasıl bu hale gelmişiz işte…

Ekmek almaya yollanan çocuğun sağ salim eve dönebilmesi- “orada ne işi vardı?” diyen zihniyetin artık büyük bir kitle tarafından kınanabilmesi- polislerce komaya düşürülen 10 yaşındaki çocukların iyileşmesi-  muhtemel bir Pazar sabahı yoğun biber gazı etkisinde kalacak olan gözler için unutulmayıp çantaya atılan iki parça limon- saçı ve sakalı için bugün de GBT sorgusundan yırtmak- zafer işaretinin suç sayılmadığı yasanın muhtemel onayı- cumhurbaşkanın bu kez onaylamadığı herhangi bir yasa(ne olduğu önemli değil)- insanca bir yaşam talep etmenin düşünce özgürlüğü kapsamına  muhtemel girecek olması- her yerde “sosyal devlet” diye bas bas bağırıp dağıtılan birkaç torba ucuz kömür- kafaya değil de sırta alınan cop darbeleri- aylar sonra tamir edilen “koster”- yaşananlar yetmiyormuş gibi umulan ve merak edilen yeni tapeler – Yol yapacağım, okul yapacağım, tıraşlı kalem, keskin açacak, donsuza don, donluya pijama dağıtacağım diyene, falanı işe alıp filanı kovacağım diyene- Dersim’de, kurt değil kürt olduğunu haykıran genel başkana- Rahşanlı ecevite- Naim’siz bir partiye vs…ayılana gazoz bayılana limon bulduğumuza sevinir gibi seviniyoruz.

Neredeyse kurşuna dizilmeyip müebbette çarptırıldığımız için sevinecek duruma geldik. Tüm bunlar yaşanırken yine de aklıma iki seçenek geliyor. Bunlar ya duyarsızlığın son demlerinde yaşananlara biraz olsun vicdanımızı tepretebilmek ama yine de toplumsal reaksiyonun uyuştuğu zamanlar ya da tüm bu küçük sevinçlerin pasif bir direniş olduğu gerçeği…

 

Murat Duran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder